Besmele
Muhammed Doğan
بِسْم اللّٰهِ الرَّحْمٰن الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَ الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ
Cenâb-ı Mevlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de AlakSûresi’nde şöyle buyuruyor.
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ
“Oku! Rabbinin ismiyle ki; bütün mahlûkâtı, her şeyi O yarattı.”
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ
“İnsanı da bir parça kan pıhtısından yarattı.”
اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُ
“Oku ve Senin Rabbin, en büyük bir kerem sâhibidir.”
اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
“O nihayetsiz kerem sâhibi Rabbin ki; kalemle yazı yazmayı öğretti.”
عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ
“Böylece insanın bilmediği şeyleri, ona talim buyurdu, öğretti.”
Peki, O Zât-ı Ekrem (asm), neyi ve nasıl okuyacaktı? Bu durumda اِقْرَأْ “Oku!” âyet-i kerîmesinin manası nasıl olacaktır?
Elcevab: اِقْرَأْ “Oku!” kelimesinin dört manası vardır:
Birinci Mana: Resûlullâh (sav)’in, kâinât kitabını okumasıdır. Yani O Zât-ı Ekrem (asm), kendisine inzâl buyrulan Kur’ân ile kâinât kitabında kalem-i kudretle yazılan ve her biri, birer kelime-i kudret olan mahlûkâtı, bâhusûs alaktan yaratılan, insan denilen kâinâtın fihriste ve hülâsasını okuyacak; kâinât kitabının manası olan ef’âl, esma ve sıfat-ı İlâhiyye’yi anlayacak; “ Âlem ve insan nedir, nereden gelmiş, nereye gidiyor, vazifesi nedir? ” gibi suallere cevab bulacak...................
Risâle-i Nûr’un esâsı ve madeni ve mâyesi, şerh ve îzâhını yaptığımız bu “Birinci Söz” nâmındaki eserdir.
Evet, Fâtiha-i Şerîfe, bütün Kur’ân’ın hülâsası olduğu gibi; Besmele-i Şerîfe dahî bütün Fâtiha’nın hülâsasıdır. Dolayısıyla
Besmele, bütün Kur’ân’ın hülâsası hükmündedir.
Bu söz, Besmele-i Şerîfe’nin, ifâde ettiği mana cihetiyle iki noktada temerküz ettiğini şöyle ifâde eder:
Birinci Nokta: Besmele-i Şerîfe, tükenmez bir kuvvettir.
İkinci Nokta: Besmele-i Şerîfe, bitmez bir berekettir.
Besmele
Muhammed Doğan
بِسْم اللّٰهِ الرَّحْمٰن الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَ الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ
Cenâb-ı Mevlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de AlakSûresi’nde şöyle buyuruyor.
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ
“Oku! Rabbinin ismiyle ki; bütün mahlûkâtı, her şeyi O yarattı.”
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ
“İnsanı da bir parça kan pıhtısından yarattı.”
اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُ
“Oku ve Senin Rabbin, en büyük bir kerem sâhibidir.”
اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
“O nihayetsiz kerem sâhibi Rabbin ki; kalemle yazı yazmayı öğretti.”
عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ
“Böylece insanın bilmediği şeyleri, ona talim buyurdu, öğretti.”
Peki, O Zât-ı Ekrem (asm), neyi ve nasıl okuyacaktı? Bu durumda اِقْرَأْ “Oku!” âyet-i kerîmesinin manası nasıl olacaktır?
Elcevab: اِقْرَأْ “Oku!” kelimesinin dört manası vardır:
Birinci Mana: Resûlullâh (sav)’in, kâinât kitabını okumasıdır. Yani O Zât-ı Ekrem (asm), kendisine inzâl buyrulan Kur’ân ile kâinât kitabında kalem-i kudretle yazılan ve her biri, birer kelime-i kudret olan mahlûkâtı, bâhusûs alaktan yaratılan, insan denilen kâinâtın fihriste ve hülâsasını okuyacak; kâinât kitabının manası olan ef’âl, esma ve sıfat-ı İlâhiyye’yi anlayacak; “ Âlem ve insan nedir, nereden gelmiş, nereye gidiyor, vazifesi nedir? ” gibi suallere cevab bulacak...................
Risâle-i Nûr’un esâsı ve madeni ve mâyesi, şerh ve îzâhını yaptığımız bu “Birinci Söz” nâmındaki eserdir.
Evet, Fâtiha-i Şerîfe, bütün Kur’ân’ın hülâsası olduğu gibi; Besmele-i Şerîfe dahî bütün Fâtiha’nın hülâsasıdır. Dolayısıyla
Besmele, bütün Kur’ân’ın hülâsası hükmündedir.
Bu söz, Besmele-i Şerîfe’nin, ifâde ettiği mana cihetiyle iki noktada temerküz ettiğini şöyle ifâde eder:
Birinci Nokta: Besmele-i Şerîfe, tükenmez bir kuvvettir.
İkinci Nokta: Besmele-i Şerîfe, bitmez bir berekettir.