MAKALE DETAY
Hilâfet nedir?
Halîfe olma şartları nelerdir?
Adına “halîfe’’ veyâ “imâm-ı âzam’’ da denilen devlet reisinin o makáma gelebilmesi için aşadaki şartları hâiz olması gerekir. Bu şartları fukahâ şöyle tesbît etmiştir:
1- Tam bir velâyete sâhip olmak (Müslüman, hür, erkek, âkil ve bâliğ olmak).
2- Adalet (kebâiri işlememek, sağáire de devâm etmemek).
3- İlim (vazîfesine giren bütün işleri şer’î kaynaklardan çıkarabilecek bir müctehid olmak).
4- Âzâ ve havasta selâmet (Devlet işlerini görmeye mâni maddî sakatlığı olmamak).
5- Re’y sâhibi (Devlet idâresini yürütecek fikir ve tecrübe sâhibi olmak).
6- Şecaat (Düşmanla harb ve ümmeti muhâfaza hususunda cesârete mâlik olmak).
7- Kureyşî olmak (Neseb bakımından Kureyş soyundan olmak).’’ “El-Eimmetü min kureyş…’’ hadîs-i şerîfî ile bu sâbittir.
Halîfenin vazifeleri nelerdir?
1- İcmâ-ı ümmete uygun olarak dîni muhâfaza etmek. Dinde şüphesi olanlara ve bid’at ehline dinin hakîkatını delillerle açıklamak; yanlışta devâm edenlere gerekli şer’î cezâları tatbîk etmek.
2- İhtilâflarda ve nizâlarda zulmü önlemek için dinin ahkâmını tatbîk etmek.
3- İslâm devletinin sınırları içindeki raiyetin mal, can, nâmus ve her türlü yol emniyetini te’mîn etmek.
4- Şerîatın katl, zina, içki, yol kesme v.b. suçlara verdiği had cezaların uygulanmasında titizlik göstermek.
5- Müslümanların ve himâyelerindeki zimmîlerin mallarına ve canlarına kasdederek dini ortadan kaldırmaya teşebbüste bulunan düşmanlara karşı harb hazırlığı yapmak, kaleler ve engeller inşâ ettirmek.
6- İslâmiyetin hakkâniyetini yeryüzünde hâkim kılmak için dâvette bulunarak, o kimselerle Müslüman olana veyâ haraç vermeyi kabûl edene kadar cihâd etmek.
7- Zulüm ve tahakküm yapmadan Müslüman zenginlerden zekâtı, zimmîlerden cizyeyi, harbî kâfirlerden de ganîmeti toplamak,
8- İhtiyâcı olanlara devlet hazinesinden âdilâne vermek.
9- Devlet işlerine emin ve ehliyetli kişileri tâyin etmek.
10- Üzerine düşen devlet işlerini bizzat görmek.
Halîfenin seçimi nasıldır?
İslam fukahâsı, halîfenin seçilmesi işini farz-ı kifâye bir emir olarak tesbît etmişlerdir. Bu farz-ı kifâyeyi icrâ edecek, yani halifeyi seçecek hey’ete ise “ehl-i hall ü akd’’ denir. Bu hey’et hem halîfeyi seçer, hem şûrâ meclisinde vazîfe yapacak meb’ûsları seçebilir.
“Müslim, hür, mükellef, mürevvet sâhibi, inançları sağlam’’ kimseler arasından tercih edilen ehl-i hall ü akd mensuplarının şu üç şartı taşımaları gerek.
1- Adalet (büyük günahları işlememek, küçük günahlara devam etmemek).
2- İlim (halîfede aranan şer’î şartları bilmeye yetecek kadar dinî ilim sâhibi olmak).
3- Re’y ü hikmet (halîfe adaylarından hangisinin devlet işlerini idâreye muktedir olduğunu anlayabilecek kadar ferâsetli ve tecrübeli olmak).
Şu şartları taşıyan bir Müslüman kadın da “seçmen’’ olabilir; ama gerek hılâfete ve gerekse meclise seçilemez.
Seçim şekli
İslâm devletinde halîfenin seçimi de iki tarzda olur:
1- Seçme şartlarını taşıyan ulemâ ve i’tibarlı Müslümanlardan müteşekkil ehl-i hall ü akd kendi tesbît edecekleri halîfe adayını bizzat kendileri seçer. Herhangi bir şahıs kendi kendisini hılâfete aday gösteremez, gösterse reddedilir.
2- Eski halîfenin aday gösterilmesiyle olur. Ancak, bu adayın yine ehl-i hall ü akd tarafından tasdîk edilmesi gerekir.”
Halîfenin azli nasıldır?
Bir halife şu iki sebeple vazîfesinden azledilebilir:
1- İnancında bozukluk meydana gelmesi veyâ şâhitli isbatlı bir kebâiri işlemesi veyâ sagáirde ısrâr etmesi.
2- Devlet işlerini göremeyecek kadar aklî ve bedenî sakatlığa mâruz kalması.
Bunlar olmadığı müddetçe bütün Müslümanların halîfeye itaati ve yardım etmesi farzdır.
İslâm’da devlet sistemi esasta şûrâya dayandığı için, halîfenin, din ve dünyâ işlerinde doğru icraat yapmasına yardımcı olmak üzere bir meclis bulunur. Halîfeyi seçme işinde re’ylerine müracaat edilen “ehl-i hall ü akd”, yâni ulemâ ve Müslümanların eşrâfından teşekkül etmiş bir istişâre meclisi vardır. Kitap ve sünnete dayanan, kebâiri terk eden, sağáire devam etmeyenlerden müteşekkil olan bu meşveret meclisinde ağırlık din ulemâsında olur. Devletin din ve dünyâ ile ilgili bütün mes’eleleri bu şûrâ-yı şer’ıyeye danışılır. İcraâtların kesinlikle Kitap ve Sünnete ve dünyevî tedbîrlere uygun olmasına bakılır. İcrâ sâlahiyeti ise halîfeye ve devlet işlerindeki yardımcılarına âittir.
Vüzerât-ı tefvîz nedir?
Halîfelik makâmından sonra devletin en mühim icrâ yeri olan “Vüzerât-ı Tefvîz”, üç istisnâsı dışında halîfenin bütün yetkilerine, yâni “velâyet-i âmme”ye sahiptir. Halîfenin bütün yetkilerine sâhip olan “Vüzerât-ı Tefvîz”, sadece şu üç icraatı yapamaz:
1- Kendi yerine veliahd tâyin edemez,
2- Kendisinin azlini isteyemez.
3- Halîfenin tâyin ettiği me’muru azledemez .
“Kureyşî’’ olma maddesi dışında, halîfe olmada gerekli olan şu altı şart “Vüzerât-ı Tefvîz’’ için de gereklidir.
1- Velâyet-i tâmme.
2- Adâlet.
3-İlim.
4- Âzâ ve havasta selâmet.
5- Re’y sâhibi.
6- Şecaat.
Tefvîz vezirin ayrıca, “kendisine tevdî edilen harb ve haraç işlerinde teferruâtlı bilgi sahibi olması’’ da gereklidir.
Vüzerât-ı tenfîz nedir?
Mertebe îtibârıyla Vüzerât-ı Tefvîz’ den daha aşağıda olan “Vüzerât-ı Tenfîz’’ için şu yedi şart aranır.
1- Emânet: Kendisine verilen işlerde emîn olması.
2- Doğru sözlülük: Sözlerine ve verdiği haberlere îtimad edilir olması.
3- Tama’kâr olmamak: Dünyâ hırsı sebebiyle rüşvet hastalığına yakalanmaması.
4- Şahî düşmanlarıyla bile güzel geçinmesi,hukuklarına tecâvüz etmemesi.
5- Erkek olması.
6- Zekâ ve anlayış sâhibi olması.
7- Hevâ ehli olmamak:Nevsine ve arzularına uyarak yanlış yapmaması.’’
Ayrıca halîfenin kendisine vereceği vazîfe sahasında tecrübe ve ihtisas s3ahibi de olmalıdır.
Tenfîz vezirinde “hür, Müslim,müctehid,harb ve haraç işlerinde bilgili olma’’ şartları aranmaz. Gayr-ı Müslim zimmîler ve köleler,de bu vazifeye tâyin edilebildiği için, Bedîüzzaman Hazretleri “Münâzarât’’ içinde bu hükme atıf yapan beyanlarda bulunmuştur.
Vüzerât-ı Tenfîz şu işleri yapamaz:
1- Mahkemelere karışamaz.
2- Valileri tâyin edemez.
3- Harb ve ordu işlerine bakamaz.
4- Devlet hazinesine mal toplama veyâ oradan harcama işleriyle ilgilenemez.
Sâdece kendilerine halîfenin verdiği emirleri yerine getirirler, bir de kendilerine halktan intikal eden mes’eleleri halîfeye iletirler.
Emânet-i ámme nedir?
Vezirlerin hâricinde halîfenin en büyük yardımcıları “emirler’’ sınıfıdır. “Emâret’’ veyâ “ velâyet’’ ismi verilen bu “vâlilik’’ sınıfı da ikiye ayrılır.“
1- Emâre-i âmme.
2- Emâret-i hâssa.’’
Eyâletlerin idâresini üslenen vâlilere “ Emâre-i âmme’’ denir. Eyâlet vâlileri de aynen vüzerât-ı tefvîz gibi şu şartları taşırlar.
1- Hür olmak.
2- Müslim olmak.
3- Müctehid olmak.
4- Harb ve haraç işlerinde bilgili olmak.’’
Eyâlet vâlileri kendi hudutları içinde halîfe nâmına şu yedi vazifeyi yaparlar:
1- Askerî işleri düzenlemek.
2- Ahkâm-ı şer’îyyeye bakmak, kadı ve idârecileri tâyin etmek.
3- Müslümanlardan zekâtı,zimmîlerden cizyeyi toplamak ve hak sâhiplerine dağıtmak.
4- Dini muhâfaza etmek ve bid’atlara müsaade etmemek.
5- Şer’î hadleri icrâ etmek.
6- Cum’a ve cemaat namazlarını bizzat kıldırmak veyâ kıldıracak vazîfeli tâyin etmek.
7- Eyâletteki Müslümanların haccı eâlarını kolaylaştırmak.’’
Eğer eyâleti düşman sınırında ise,halîfenin emir ve müsâadesini alarak cihâd eder, ganimetleri paylaştırır.
Emâret-i hássa nedir?
Devlet içindeki küçük vilâyetleri idâre edecek özel vâlilere “ emâret-i hassa’’ denir. Özel vâlilerin durumu bir bakıma vüzerât-ı tenfîze benzer; onlar için aranan şartlar emâret-i hâssa içinde geçerlidir:
1- Emânet.
2- Doğru sözlülük.
3- Tama’kar olmak.
4- Düşmanlarıyla bile güzel geçinmek.
5- Erkek olmak.
6- Zekâ ve anlayış sâhibi olmak.
7- Hevâ ehli olmamak.
Özel vâlilerde ayrıca iki şart daha gerekli görülmüştür:
1- Hür olmak.
2- Müslüman olmak.
Özel vâlilerin vazîfesi ise sâdece şunlardır:
1- Ordu işlerini takip etmek.
2- Halkın idâresini görmek.
3- Toprakların muhâfazasını gözetmek.
Özel vâlilerin “ahkâm-ı şer’iyye karışma,haraç ve zekâtları toplatıp dağıtma’’ yetkisi yoktu.